2 Ekim 2010 Cumartesi

mutsuzluk.

uzun zamandır kimseyi mutlu görmedim. aynada, sokakta, okulda, otobüste.. herkes bi mutsuz. kimseler halinden memnun değil.

sabah 8 buçuktaki ders için 6'da kalkan da mutsuz, 8'de kalkan da..

otobüste ayakta giden adam, oturamadım diye mutsuz; oturarak giden adam, birazdan yaşça büyük biri binecek, yer vermek zorunda kalacam diye gergin..

maaşı 1.000 lira olan mutsuz, 1.500 lira olaydı kral gibi yaşardımın hesabında.. ayda 10.000 kazanan adam da mutsuz, onu 20.000 yapmanın peşinde..

zayıf adam kilo alacam diye uğraşıyo, şişman adam verecem diye uğraşıyo. ben böyle iyiyim, diyen yok.

sevgilisi olan, bekarlık sultanlık diyo; sevgilisi olmayan adam, böyle yalnız da çekilmiyo diyo..

kimisi yalnızlıktan sıkılıyo, kimisi kalabalıktan yoruluyo..

40 yıl boyunca mahallesinden dışarı çıkmayan, buralarda kaldık diye mutsuz; 2 ay dünyayı gezip dolaşan, eve döndük diye mutsuz..


starbucks'ın keki bile mutsuz..

kısacası hepimiz mutsuzuz. çünkü doyumsuzuz, çünkü arsızız. elde olmayanı istemeye programlanmışız. bir türlü tatmin olup da kendimizi mutlu hissedemiyoruz. ''küçük şeylerle mutlu olmak'' diye bi tabir vardı, onu da değiştirdik; artık küçük şeylerle de mutsuz olabiliyoruz. tamamen buna odaklıyız. mutsuz olmak için yaşıyoruz.

elimizde sihirli bir değnek olsa; değneği yere dik koyar üzerine otururuz. bu kadar net.

bize kim dur diyecek merak ediyorum..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder