şaka maka, waka waka derken yaklaşık bi aydır buraya adam gibi bi'şeler yazamamışım. açıkçası bu durum beni şaşırttı. çünkü ben her boka söyleyebileceğim bi'şeyler var sanıyordum. msn'e ve facebook'a sığamayıp bi anda blog açmam, tumblr almam - ki onu da aldım ama kullanmıyorm, hikayesini en sona yazayım - twitter ortamına katılmam falan hep bu yüzden.
''madem 1 aydır yazamıyosun demek ki her boka da verecek bi cevabın yokmuş işte şapşik!'' tarzı sesli düşünümlerinizi duyar gibiyim. ama durum pek de öyle değil.
durum şu: ben aslında atarlarından beslenen, bi'şeylere kızdığı zaman güçlenen, hiçbir şeyi beğenmeyen ve her şeyi eleştirerek ayakta duran sefil psikopatın tekiyim!
yavaş! bu da çok ağır oldu birader! (evet, aynı zamanda kendi kendime de konuşuyorum)
yani söylemek istediğim şey şu; sadece bu blog geçmişime baktığımda bile yalnızca atarlandığım zaman bir üretimde bulunabildiğimi fark ettim. şu an aklıma gelen mini devriye ve seat saver yazılarımda bile görünürde beğendiğimi ifade ederken temelinde ufak ufak isyan etmişim.
bu durum tespitini yaptıktan sonra, son 20-25 günlük yaşam dilimimi gözden geçirdim ve gördüm ki, pek de atarlanacak bi'şeyim olmamış. ya da olmuş da bünyemde gerekli etkiyi yapacak şiddette olmadığı için bir dışa vurumda bulunmamışım. bu nedenle de buralar boş kalmış. allahtan mekan benim de bi sorun olmamış.
aslında kasım başına denk gelen vizelere teorik olarak atarlanmam gerekiyordu. hem de öyle böyle değil. sonuçta mühendislik öğrencisi olarak, bir hukuk öğrencisi kadar ezber yapıyorum. ilk sınavımızın ilk ''mantık/yorum'' sorusu, kuantum fiziğine katkıda bulunan bilim adamlarının isimleri ve ne şekilde katkı yaptıklarıydı. ama bunlara ''sahada'' cevap vermeyi istediğimden olacak ''atıp tutma'' işini burada değil sınav kağıdında yaptım.
sınavlar bittikten sonra da zaten bayram geldi. millet konya'dan kenya'ya bütün dünyayı gezip facebook'ta ilan ederken, ben zaten okula gitmek için o yolu teptiğimden, bayramda evimde oturmayı tercih ettim. hatta yetmedi bayramı da uzattım, geçen haftayı da evde rölantide geçirdim. böyle evde olmak, metrobüse binmemek, derse girmemek falan çok hoşuma gitti. öyle ki avcılar'a gitmediğim her günü de bundan sonrası için bayram ilan ettim.
e hal böyle olunca da şuraya geliyoruz: evet benim her boka verecek bir cevabım var ama ortada cevap verecek bi bok yok.
ama panik yok. yarından itibaren erken kalkmaya, okula, metrobüse geri dönüyorum. bu da kalabalıktan ve kaostan en kısa zamanda sıkılacağım ve atarlanacak bol bol şey bulacağım anlamına geliyor.
haaa, eğer gene yazacak bi'şey bulamazsam o zaman kapatır giderim efendi gibi.
saygılar.
mini öykü: tumblr'ı alma sebebim tamamen seat saver'daki parselleme içgüdüsü. ''memré'' adındaki fransız kişisi, ''memre'' şeklinde blog ve twitter hesabı aldığı için benim isim bulma konusunda çok zorlanmama neden oldu. ben de çakalım ya, küçük hesapların adamıyım ya; yarın öbür gün tumblr da çok popüler olursa orayı da kaptırmayayım diye alıverdim hemen.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder