2 Eylül 2010 Perşembe

büyük sümüklü böcek,ben.

bı ne yaaa. bı ne yaaa. bu kadar hapşırmak olur mu? insan evladı hapşırmaktan yorulur mu? valla kondisyon lazım adama hapşırmak için. sabahtan beri hapşırdığımın sayısı kaç oldu kim bilir. evdekiler her hapşırdığımda ''çok yaşa'' deselerdi - ki onlar da demekten sıkıldı tabi - bugün ömrüme ömür katardım, yazılmışından 20 sene fazla yaşardım. bu çıkarımı da nereden yaptım, bakınız şuradan yaptım: '' bir şeyi 40 kere söylersen olur '' söz dizisinden.

niye hapşırdığımı ise hiiiç bilmiyorum. hasta değilim sanırım. hasta gibi bi halim yok. alerji diyecem, neye alerjim var onu da bilmiyorum. ama gene de alerjiye bağlamak en mantıklısı.

yaza alerjim var diyecem, kendisine karşı çok ayıb olacak ama bütün yazlarım böyle geçiyo. böyle temmuz ortası falan, fethiye'de tatildeyiz mesela, kah ölüdeniz kıyısında, kah bir tekne vasıtasıyla göcek koylarında, elimde sümüklü bir mendille, yarı çıplak denize giren bi adamım ben. kesinlikle beni ben yapan da bi'şey bu. çünkü başka kimseyi görmedim öyle. ölüdeniz'de 15 milletten insanla birlikte yarı çıplak denize giriyosun, kimsenin elinde öyle sümüklü mendil görmedim şahsen.

yok yok, ben gene de ''yaza alerjim var'' demeyeyim, vallahi ayıb olur. hem zaten küreselin de ısındığını düşünürsek böyle bi alerji beni hayli yıpratır. benimsemiyorum bu alerjiyi. tamam, yaza alerjim yok.

peki o zaman benim neyim var? yani mesela naftalinin beni benden aldığını biliyorum. o meret kokmaya görsün. dağılıyorum. naftalinli havayı solumak, eylem yapıp biber gazı yemekten daha kötü bence. yazlık-kışlık geçişlerinde açılan bazadan yayılan naftalin kokusu, benim en büyük kabusum. hadi en büyük olmasa da, onun bi küçüğü.

veya yine gidiyosun yazlığa; yastık kılıfı, çarşaf falan dolapta beklio seni, naftalinli de bi ortam tabi dolabın içi. ben yatıyorum o yastıkta. her gece ''refresh'' yiyo haliyle bu durum. yaz tatilimde her sabah güne hapşırarak başlıyorum. ama naftaline alerjim var da denmez. sonuçta hangimiz biraz naftalin yüzünden hapşırmıyoruz ki? bence karabiber gibidir biraz. yemeğe konmaz ama hapşırtır o da.

eneeee. şimdi aklıma geldi. belki de alerjim yoktur hiç. sadece gece kıçım açıkta kalıyordur, üşüyorumdur da ondandır bunca hapşırmak. bak böyle güzel oldu bu iş. böyle olması içime sindi. alerji zaaf çünkü. zaafım yokmuş benim. sadece pike ufak geliyormuş. ben onu bi kontrol edeyim..

- o değil de eylemin adı ''hapşırmak'' imiş. ben ''hapşurmak'' yazdım google'da, ukalaca uyarıyo ya o köftehor; ''bunu mu demek istediniz ki siz acaba? diye, düzeltti beni gene öyle. tdk'na da baktım, hapşırmak imiş hakket. bunu öğrendikten hemen sonra düşündüm bi. hapşırmıyoruz ki olum biz, hapşuruyoruz. ''hapşıııııııııı'' diyenini duymadım ben. hem zaten zor. dene bak. ''hap'' hecesinden sonra, ağzını ''şııııııı'' hecesine döndürmek zor baya. bi de düşün bu hece basınçlı bi şekilde çıkıyo dışarı. valla zor. ''hapşuuuuu'' demesi kolay. hem hapşu da demiyoruz bence. bayan kısmı böyle kibardan, ''eşyuuuu'' diyo, daha kibarı var mesela ''işyuuuu'' diyo -(bkz. ingilizce kelime: issue), erkek azmanı da mesela ''öeeşhööö'' diyo. tırnak içindekileri bi sesli tekrarla, beni anlayacaksın. gene de anlamadıysan, senin canın sağolsun. -

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder